ÖLÜDENİZ -KOZAĞAÇ - KİRME - FARALYA PARKURU (14 km)
ALINCA - BOĞAZİÇİ - SİDYMA PARKURU (8 km)
8 km. Asfalt ve patika. Bu parkurda 1 litre su ile yürümek yeterli.
Boğaziçi'nde bakkalda su takviyesi yapıp Sydima'ya ulaşırsınız.Sydima’da cami avlusunda
ve köy meydanında elektrikli su sebili var.
Alınca'dan sonra sağa sola dönmeden asfalttan ilerleyin. Boğaziçi köyüne
kadar asfalt yürüyüşü var. 3-4 km. Boğaziçi'nden sonra Kate'in yaptığı Likya
Yolu burada iki koldan ilerliyor. Alınca'nın çıkışından biraz sonra Gey
(Yediburunlar) sapağı var. Gey'e, Gey'den de Bel'e çıkmak isterseniz bu yolu
kullanın. Diğer rota ile Bel'de birleşir. Ben Boğaziçi, Sidyma parkurunu
seçenlerdenim. Boğaziçi Köyü'ndeki markette mutlaka mola verirsiniz. Çölde vaha
gibi. Bakkal Doğan abi, yakınlarda kamp atacak olursanız istediklerinizi size
getirebilir. Sidyma kampına birçok malzeme getirmişti bize. (Doğan - Boğaziçi Köyü 0-536-929 84 28). Bu bakkaldan hemen
sonra sağa döneceksiniz. Sağınızdaki dağın yamacından bozuk traktör yolundan
Sidyma'ya kadar hafif bir eğimde tırmanacaksınız. Sidyma'nın girişinde dikkat
etmeniz gereken şey, direk köye gitmeyip sola dönmek. Direk köye giderseniz çok
şey kaybedersiniz. Likya'nın meşhur kaya mezarlarını, tapınak kalıntısını ve
her yerde yazmasına rağmen benim bir türlü bulamadığım tiyatrosunu görebilirsiniz.
Bu yol, bu tip tarihi kalıntılarla daha anlamlı olacaktır. Değilse ülkenin her
yerinde patika var. O kadar yol tepip gelmenin bir anlamı da bu olmalı bence.
Sydima'da caminin hemen yanında elektrikli su sebili var. Her zaman soğuk suyu
bulunur.
Sidyma - Yıllar önce...
Sydima, Roma
Devri'nde büyük gelişme gösterdiği bilinmektedir. Bu gelişme Bizans Çağı'nda
devam etmiştir. Roma Çağı'ndaki gelişmenin nedeni İmparator Marcus'tur. Marcus
(450 - 457) daha imparator olmadan Perslere karşı yapılan savaşta Lykia
Bölgesi'nde hastalanır, Sidyma'da bırakılır ve Sidymalı iki kardeşin evine
yerleşir. Marcus, iyileştikten sonra kardeşlerden biri ona sorar "Eğer
imparator olsaydın bize nasıl bir iyilik yapardın?" Marcus da "Bu
olması İmkansız olay olsaydı sizi şehrinizin en önde gelen kişileri
yapardım." diye yanıtlar. Daha sonra II. Theodosius'un ölümü üzerine tahta
geçen Marcus sözünde durur ve Sidyma'dan ilgisini eksik etmez, kendisine bakan
bu kişileri yüksek makamlara getirir. (www.kulturvarliklari.gov.tr adresinden
alıntıdır.)
Sydima (Asar) Köyü'nün meydanında (Roma dönemindeki
Agora) tarihin orta yerine çadırınızı kurun. Caminin tuvaletini, suyunu
kullanabilirsiniz. Aşağıda Dodurga Köyü'nde Kanadalı adını unuttuğum bir
bayanın güzel bir pansiyonu var. Ayrıca Sidyma'nın muhtarının da bir odası var
6-7 yataklı. Burada uyurken, Marcus'u düşünün. Roma'yı...
SİDYMA - BEL PARKURU (5km)
5 km. Genelde hafif eğimde
çıkış. Su yok.
Sidyma'dan tabelanın göstediği yere girdikten sonra yol, derin olmayan
çalılık bir vadinin içine sokacak sizi. Bir müddet irmeden (irme: Kot altında kalmış kenarları taş duvar olan patikaya
Anadolu'da verilen addır. İrmeden gel yar, görünmeden gel yar diye Muğla
türküsü bilem var. :) ilerledikten sonra vadinin tabanından
ilerleyin. Az sonra sizi yürüdüğünüz çukurdan çıkarıp Bel'e giden araç yoluna
çıkaracak. Bu yoldan da 1-2 km yürüdükten sonra sola, yamaca patikaya giren
işaretleri kaçırmayın. Burası hem daha yakın hem de gerçek bir patikadır. Bu
yol tepede sizi araç yoluna tekrar ulaştıracaktır. Araç yoluna girer girmez
tekrar sola, tel örgülerin dibinden giden bir patikaya sokacaktır. Burada kaya
babaları var, kaçırmayın. Kaçırsanız da varacağınız yer aynı: Bel Köyü. Bel Köyü'ne
kadar işaretleri takip edin. İleride tarlaların içinde işaretleri görmekte
zorlanabilirsiniz. Tarlaları solunuza aldığınızda işaretlerde sıkıntı
kalmayacaktır. Az sonra şose yola çıkacak buradan da dikine bir inişle Bel'e
geleceksiniz. Ben bu köye Maçu Piçu diyorum. Öyle bir havası var çünkü. Köyün
girişindeki fino köpek sizi pek de hoş karşılamayacaktır. Sakin olun. Aşağıda
Alınca'dan Yediburunlar (Gey)'e uğrayarak gelen yol ile sizin yürüdüğünüz yolun
birleştiği noktada Likya Yolu tabelasını göreceksiniz. Köyün içine doğru
ilerlediğiniz vakit orada buz gibi bir elektrikli su sebili olduğunu
göreceksiniz. Suyu döküp saçmayın, yüzünüzü yıkamayın çünkü burası ülkemizin en
susuz noktalarından.
Bel'i arkamızda bırakıp Belceğiz'e
yürüyoruz.
BEL - BELCEĞİZ PARKURU (4.5 km)
4,5 km.Çıkışlı inişli kötü bir toprak
araç yolundan. Su yok.
Bel'den Belceğiz'e kadar hep toprak yoldan ilerleyeceksiniz. Tam yükseniz
veya aracınızın altı yere yakın değilse kamp malzemelerinizi ve suyunuzu
Belceğiz'e taşıtın. Burada kamp atın. Görünce anlayacaksınız ne kadar güzel ve
ıssız bir kamp yeri olduğunu. 800 rakımdan denizi tepeden gören bir yer burası.
Belceğiz'de bir tane çoban barakası var, kullanılmıyor. Belceğiz yazınca orada
bir köy var zannetmeyin. Su yok. Buradaki rotayı gösteren tabela yönünde
ilerlemeyip rotadan çıkarak deniz yönüne devam ederseniz kamp yerlerini
görürsünüz. Sezondaysanız burada yalnız kamp yapmayacağınızı da bilin. Suyun
olmadığını da bilmeniz önemli. Rota tabeladan sola kıvrılıyor. İşaretler çok
aralıklı dikkatli olun. İlerleyince aşağıda büyükçe bir kuyu var. Suyu hep
kurtludur. Zor durumda kalmadıktan sonra kullanmayın. Kullanırsanız da mutlaka
tablet kullanın veya kaynatın. Likya Yolu haritalarındaki su işaretlerine
güvenmeyin çünkü bu tip kuyuları ve sarnıçları da su noktası olarak vermiş. Bu
bölgede kurtsuz kuyu yok.
Gavurağılı'ndaki tarif ettiğim gizli
çeşme
BELCEĞİZ - GAVURAĞILI PARKURU (11 km)
11 km. Deli gibi sürekli iniş. Dizlik
varsa takın. Su yok. Kate'in haritasında bu parkurda bir tane su noktası
görünüyor. Kendisi bir kuyudur. Hayatımda bu kadar yoğun kurtlu bir kuyu hiç
görmedim.
Belceğiz'den bir müddet yatay ilerledikten sonra 4-5 saat civarı süren
uzunca bir iniş sizi bekliyor olacak. Gavurağılı'na kadar yokuş aşağı ineceksiniz.
Yol hep taşlık, dizlere ve ayak bileklerine dikkat. Tepedeki tabelada
batonlarınızın boyunu uzatın. İşaretler belirgin. İşaretler sizi Gavurağılı'na
kadar götürecektir. Tepede ve yolun bitimine az kaldığı yerlerde patika var. Bu
yolun ortası kopuk. Paldır küldür yürüyorsunuz. Patika falan beklemeyin. Yol
üzerinde bir tane su sarnıcının olması buranın gerçek bir yol olduğunun
göstergesi aslında. )Yamacın sırtındaki kuyuyu ve Belceğiz'deki sarnıcı
kastediyorum.)
Gavurağılı'na gelince ilk güzel yapı yürüyüşçülerin
kaldığı bir pansiyon. Bu pansiyon ile Dodurga'daki pansiyon aynı ailenin.
Ekim 2015'te buradan tekrar geçtim, bahsettiğim pansiyonun kuzeyine dağın
yamacına alabildiğine çirkin büyük bir otel dikmişler. Görmemeniz mümkün değil.
Neyse bu otelle işimiz yok. Yürüyüşçüler genellikle buradan sonrasını
yürümüyor. Çünkü Xanthos'a kadar 18 km asfalt. Buradaki pansiyoncu ile anlaşıp
kendinizi Xanthos - Çavdır - Üzümlü - İslamlar - Akbel parkurunu
yürüyecekseniz Xanthos'a; Patara - Delikkemer - Akbel parkurunu yürüyecekseniz
Patara'ya bıraktırın. Yol üzerindeki Pydnai Likya kentini geçip gitmeyin.
Araçla o şekilde anlaşın, Pydnai'ya uğrayın. Ayrıca Xanthos'tan Patara'ya kadar
gelen Likya Yolu da asfalttan gidiyor.(11 km)
Hala Gavurağılı'ndayız. Yürümeye devam ediyoruz. Bu pansiyonun yanından
toprak yoldan denize doğru işaretleri takip edin. Yol bir villanın önünden sola
sertçe kıvrılacak. Toprak araba yolundan devam edin. Buradan döndükten sonra
sağa denize inen şose bir yol var. Rotadan çıkıp 700 m kadar deniz
istikametinde yürüdükten sonra denize ulaşırsınız. Burası cennet bir koy. Bu
şose yol rota dışıdır. Bu yoldan aşağı inin, denizi yukarıdan gören çam
ağaçlarının altında kampınızı kurun. Hemen aşağınızda denize girin. Bu çamlık
düzlüğün (kamp yeri) yanındaki kaya babalarını takip ederek gür akan bir
çeşmeye gidersiniz. Şose yoldan denize inerken solunuzda kalan 150-200 m
uzaklıktaki büyük okaliptus ağacının altındadır bu çeşme.
Yukarıdan denize inerken sola yol olmayan bir yerden yardırarak da bu
çeşmeye ulaşabilirsiniz. Bu çeşme önemli, çünkü burada kamp yapmanıza olanak
sağlar. Denizden sonra duşunuzu alırsınız. Çeşmeyi şöyle de tarif
edebilirim: Ya da çamlıktan doğuya 100 m ilerleyip sola eski bahçe
duvarlarının arasından yürüyünce bu çeşmeyi bulursunuz. Bu çeşme yakınındaki
düzlüklerde de kamp atabilirsiniz. Buralarda yol karışır diye sakın korkmayın.
Çıkacağınız yer, yamaçtan Gavurağılı'na inerken görmeye başlayacağınız doğu yönündeki
sahile sıfır asfalt yol. (Denize doğru mızrak gibi çıkmış olan inceburuna...)
Bu çeşmeden biraz kuzeye yönelince bahçe aralarındaki genişçe patikaya ulaşıp
sağa dönün, bu irme, sizi asfalta çıkarır. Ben bu 18 km'lik asfalt yolu
yürüdüm. Ayaklarım su topladı, sonra Patara yol ayrımındaki kükürtlü suda banyo
yaparken su toplayan yeri kayalar kesti, yürüyüşümü burada sonlandırmak zorunda
kaldım.
Bu kükürtlü su, Antalya'ya giden
anayoldan 90 derece Patara'ya dönerken, dönmeyip, yine Antalya karayoluna
paralel giden dağın dibindeki toprak yola girince ilerideki incir ağacının
altıdır. Toprak yolun hemen altı. Kokusu inanılmaz berbattır, aklınızda olsun.
Şifa niyetine için. Tadı ve kokusu lağım gibidir.
GAVURAĞILI - PYDNAI - KARADERE - LETOON - XANTHOS PARKURU (18 km)
18 km. Su var. Pydnai'den sonra bir
kayanın altında Karadere'nin gözü var. Şahane bir pınar. Ayrıca hep
yerleşimlerden geçeceğiniz için su sorunu yok. Lukka Yolu'nun en berbat
parkurudur. Yürümek için deli olmak gerekir. Tamamı asfalt olmasının yanında
düz olması ve bir de seraların içinden geçmesi yolun tadına tat katıyor(!)
Gavurağılı'ndan 4 km yürüdükten sonra Pydnai'a gelinir. Pydnai'den sonra
sürekli olarak yerleşimlerden geçeceğiniz için su, domates, salatalık ve biber
ihtiyacınız olmayacak. Seracılar, ellerinize bir şeyler tutuşturacaklardır
mutlaka.
Pydnai'den 10 km yürüyerek Letoon'a gelinir. Letoon kutsal yeri ile ilgili
olarak bu sitede, "Likya mı Lukka mı?" başlıklı yazımda bilgi
vermiştim. Onu okumanızı salık veririm. Letoon'dan 4 km yürüyerek Lukka'nın
ihtişamlı başkenti, intiharlar, toplu katliamlar, depremler kenti Xanthos'a
gelinir. Bu parkurda yol tarifi yapmadım. Niye yapıyım ki, hep asfalt ve
elektrik direklerindeki işaretleri takip ederek 18 km'yi bitiriyorsunuz. Yalnız
işaretler çok seyrek.
Xanthos'tan sonra rota, ikiye ayrılıyor:
XANTHOS - PATARA PARKURU (11 km)
11 km. Hep asfalt. Tadı tuzu olmayan
kötü bir parkur. Genelde ovadan ve ovayı seyreden hafif yükseklikte bir
yamaçtan ilerleyeceksiniz.
XANTHOS - ROMA KÖPRÜSÜ - ÇAVDIR - ÜZÜMLÜ
- İSLAMLAR - AKBEL PARKURU:
18 km. Su hep var. Çavdırı'ı geçince
İnpınarı'nda, Çavdır'ın üstündeki binlerce yıllık su kanallarında su hep var.
Yerleşim yerlerinden geçeceğiniz için su sıkıntınız olmaz. Asfalttan, köy
içlerinden, toprak yollardan gidiliyor.
PATARA - DELİKKEMER - AKBEL PARKURU:
15 km. Su hiç yok. Güzel bir parkur. Akbel'e çıkan ikinci parkurdur.
Akbel'e bir önceki başlıkta anlattığım üzere Xantos'tan da gidebilirsiniz.
Patara'ya Xantos'tan girişte, Gelemiş Köyü'nün merkezinin girişi, sola yukarı
döneceksiniz. Ya da köyün içinde kamp yaptıysanız doğu yönünde dikine çıkan
merdivenlerden çıkın. Asfalt yola ulaşın. Asfalta çıkınca sağa dönün. Son evin
bahçe duvarını sağınıza alarak toprak yoldan Likya Yolu tabelasını görene kadar
ayrılmayın. Likya Kaya mezarlarının arasından geçeceksiniz sonra tabelayı
göreceksiniz. Yükseldikçe Patara plajı komple görünecektir. Tabeladan sonra
yine şose yoldan devam edeceksiniz. Yokuş çıkacaksınız. Toprak yoldan hiç
ayrılmayın. Çamların arasından giderken sağa çok güzel bir patika ayrılıyor.
Oraya girmeyin. Elli kere dedirtmeyin, toprak yoldan ayrılmayın işte. Yolun
yokuşu tırmandığı bir dönemeç Patara'ya geri dönüyormuş izlenimi verecek ve
acaba yanlış mı gidiyorum, diye düşüneceksiniz. Yanlış değil, devam edin.
Likya yolunda kuraldır, toprak yol girişinde işaret olur sonra toprak yol
boyunca hiç işaret olmaz bu da sizi acaba yanlış yoldan mı gidiyorum, neden hiç
işaret yok yanılgısına düşürür.
Bu dönemeçten sonra Patara'nın su deposu var. Bu su deposunda genellikle su
kaçağı olur. Suyunuzu zor durumdaysanız buradan takviye edebilirsiniz. Su yerde
ama çaşme falan yok. Uzun süre toprak yoldan iniş ve çıkışlarla deam edin.
İşaretler çok iyi, kaybolmazsınız. Daha sonra İnpınarı'ndan Patara'ya su
getirmek için Likya döneminde yapılan su kemerine kadar antik 2500 yıllık su
yolundan yürüyeceksiniz. (Akuadük) Sukemerinde Likya Yolu ikiye ayrılır. Biri
buradan Kalkan'ın batısına çıkan çok zorlu bir yoldur. Diğeri Kalkan'ın
kuzeybatısına yani Akbel'e çıkan bir yoldur. Bu ikincisi kolay ve güzel bir
parkurdur.
DELİKKEMER - KALKAN (5 km)
Delikkemer'den Kalkan'a yürümek isteyenler, yaşlı, şişman ve günlük
kumanyasını bile başkasına taşıtan güçsüz insanlar olmamalı, düşüp ölebilirler,
yaralanabilirler. Kayalardan inmeli çıkmalı, doğrudüzgün patikası olmayan bir
parkurdur. Kalkan'a çok az kala patika var. Mesafe kısa ama bu parkur hızınıza
göre bir gününüzü yiyebilir. Kalkan'a kadar masmavi koylardan geçeceğinizi ve
doyumsuz manzaralar göreceğinizi de belirtmek isterim.
DELİKKEMER - AKBEL (6 km)
Delikkemer'den Akbel'e çıkan diğer parkuru tercih ederim çünkü 2000 küsür
yıllık su yolundan yürümeye devam edeceksiniz. Bu rota, tarihi ile daha
anlamlı. Patika sizi kaybolmadan Kalkan - Fethiye karayolu'na çıkaracak.
Buradan itibaren Kalkan'ın kuzeydoğusundaki Bezirgan çıkışının başlangıcına
kadar 4 km hep asfalt. Buradan itibaren hiç işaret aramayın. Kalkan'ın en
yukarısındaki karayolu'nu takip edin size Likya Yolu tabelalarını büyük bir
sarnıcın yanında gösterecektir.
FİNİKE - BELOS - YATIKARDIÇ YAYLASI -
KARLIÖZ - KIRKMERDİVEN - ALAKİLİSE - ZEYTİN - BELÖREN KÖYÜ - DEMRE ÇAYI - MYRA
- DEMRE KALESİ - SÜMELİ KÖYÜ - GÜRSES - DİVLİK KÖYÜ - ANDRİAKE PARKURU (62 KM)
Lukka Yolu’nun en zor çıkışı buradadır.
Bir günde tam 1435 metre yükseleceksiniz. Fakat kesinlikle zevklidir.
LOJİSTİK ve KAMP:
1.GÜN: Kamp malzemelerinizi araca taşıtmayı planlıyorsanız araçlar Yatıkardıç
Yaylası’na kadar -artık- çıkabiliyor. Yol toprak ve araçların altını bazı
yerlerde yere vurmaları muhtemel. İlk gün için ideal parkur burası. Kuyulardaki
suyu yaylada yaşayan insanlar kullanıyor.
2.GÜN: Alakilise’ye kadar çok zor da olsa araç girebiliyor. Grubunuz az kişyse
(15-20 kişi) Alakilise harabelerinin göbeğine kurun kampınızı, burası şahane
bir yer, tarihin içinde uyumak güzel olacaktır. Kalabalıksanız, biraz daha
yukarıda, kuyudan 100 metre aşağıdaki düzlüklere kurabilirsiniz. Yalnız,
Alakilise’ye kamp kurabilmek için araçtan kamp malzemelerinizi sırtınızda dik
bir yamaçtan indirmek, sabah da geri taşımak gerekecek.
3.GÜN: Myra’daki kamping alanları ile anlaşın. Duş, tuvalet, kamp yapma, balık,
salata, pilav, patates kızartması kişi başı 20 tl (Mayıs 2016 itibari ile)
anlaşmak mümkün.
4.GÜN: Andriake limanında Andriake kamping ideal bir kamp yeri. Çok güzel bir yer.
Görünce bayılacaksınız zaten. Burada Çayağzı’ndaki kulübesinde yalnız yaşayan
Salih abi ile tanışmadan gitmeyin ama. Size bir şeyler ikram edecektir, o
istemese de mutlaka onun da gönlünü edin.
SU: Bu parkurda Belören Köyü’ne kadar (3 gün) kuyu suyundan başka su yok.
Yanınızda 10 litre su taşımaktansa, dezenfektan tabletler, kuyu suları
mineralsiz yağmur suyu olduğundan suya karıştırmak için birkaç soda ve himalaya
tuzu taşıyıp bunları kuyudan aldığınız sulara karıştırınız. Kuyularda suyu
fazla kullanmadan duşunuzu alabilirsiniz. Çünkü bu kuyu suları çobanlara yaz
boyu lazım.
ROTA ANLATIMI:
1.GÜN: Finike – Yalakbaşı – Belen Yaylası – Belos – Bayram’ın Evi –
Yatıkardıç Yaylası (14.6 km)
KAMP YERİ: Yatıkardıç Yaylası’nda
ilerlerken yolun aşağısında kalan düzlük şahane bir kamp yeri olur. Yağmur
tehlikesi varsa yukarılara kurulması daha mantıklı olur. Zira çok yağarsa
çadırınız gölün ortasında kalabilir burada.
SU: Finike’den sonra 4 km
çok zorlu bir patika yürüyüşünden sonra Yalakbaşı’nda, 11.5 km sonra Bayram’ın
yaşadığı yerde ve 14.6 km sonra Yatıkardıç Yaylası’nda kuyu suyu var.
Buradaki çobanlar içiyor ama suyun rengi değişik. Genel su uyarılarımız
geçerli.
ROTA: Finike’nin en batısına doğru sahil yolundan gidin. Finike’den çıkmak üzere
iken solunuzda limanın kaldığını göreceksiniz. Sağınızda çömlek heykelleri ile
havuzdan yukarıya uzanmış portakal tutan bir el heykeli göreceksiniz.
Oradan sağa, dağa doğru caddeden yürüyün. Ana caddeden sağa sola dönmeden ilerleyin.
Finike Devlet Hastanesi gelecek önünüze. Onu da geçin. Evlerin arasından ince
dar asfalt yokuşu tırmanırken beton elektrik direğindeki sola dönüş işaretini
kaçırmayın. Bu yol sizi toprak bir araba yolundan tepeye kadar çıkaracak.
Bu yolun sonunda tabelayı göreceksiniz.
Tabeladan patikaya gireceksiniz. Burası
bir antik yoldur.
Tepeden güzel bir koy göreceksiniz. Tepeden arkaya doğru sarkarken burada
Lukka Yolu tabelalarını göreceksiniz. Bu tabelanın olduğu yerden yukarıya
patikaya gireceksiniz. Bu patika yol sizi 4.5 km sonra 2016’da asfalt olmuş bir
yola ve hemen yol üstündeki nekropole çıkaracak. Bu patikanın sonlarına doğru
şahane bir kanyondan geçeceksiniz. Görselliği yüksek, insan ruhunu coşturan bir
yer burası.
Yalakbaşı Nekropolü
Yalakbaşı Nekropolü
Yalakbaşı adlı bu mevkiye gelince hemen yakınınızdaki tabelayı dut ağacının
altında Lukka Yolu tabelasını göreceksiniz.
Yalakbaşı'ndaki dut ağacının altındaki
tabela. Buradan patika yola paralel ilerliyor. Patikaya girmeniz şart değil
yani.
Buradan itibaren patika, yola 15 metre paralel ilerliyor. Patikadan yürümek
anlamsız yani. Buradan Belen Yaylası’na kadar asfalt yoldan ilerleyin.
Yalakbaşı'ndan sonra 3.5 - 4 km kadar
asfalt yürüyüşü sizi bekliyor olacak.
Tepede işaretler asfalttan çıkıp 50 metre sonra tekrar asfalta giriyor. Şov
yapmaya gerek yok. Asfalttan devam. Az ileride yol ikiye ayrılıyor. Buradan
sağa döneceksiniz. Bu yol ayrımındaki tabelalar da neyin nesi demeyin. Bunlar
zannedersem Aziz Nikolas (Noel Baba) Yolu’nun tabelaları. harabalerin orta
yerinde.
Sürekli yükselen zor bir patikadan
manzara eşliğinde çıkıyorsunuz.
Noel Baba (St. Nikolas) Yolu tabelaları
sizi yanıltmasın.
Bizim bu tabelalarla işimiz yok. Bu tabelaları gördükten sonra sağa Belos
istikametine dönün. Toprak yoldan ilerleyin. Tel örgülerin yanından geçin.
İleride yol ikiye ayrılacak, sola devam edin. Bu yol ayrımından 10 metre sonra
toprak orman yolu sola devam ediyor siz sağa devam edeceksiniz. İki yol
ayrımının orta yerinde bir Lukka kaya mezarının podyumunu göreceksiniz. Bu
podyumu solunuza alın ve yürüyün.
İleride şahane bir manzara sizi bekliyor…
800'lü rakımda manzaranın başladığı yer
Beymelek Lagünü ve Demre
Finike’den başladıktan sonra 800 metre irtifa aldınız. Tepeye çıkınca
solunuzda Beymelek Lagünü ve Demre boylu boyunca hemen altınızda serilivermiş
olacak. Bu manzaranın bir müddet tadını çıkarın. Gün boyunca arada sırada
değişik açılardan bu manzarayı göreceksiniz. 3. Gün de… Buradan ilerleyiniz.
Patika ve işaretler belirgin. Karşınızdaki sivri, az ormanlı tepe Belos
harabelerinin bulunduğu tepe.
Belos karşı tepenin görünmeyen solunda.
O tepeye çıkacağınızı bilin. Belos’tan sonra sakın ola sağa dönmeyi
unutmayınız.Son kaya mezarından batıya ilerleyin, yirmi metre sonra sağa
döneceksiniz.
Bu mezardan 2o metre batıya, sonra sağa
patikaya...
Geniş ve belirgin bir patika sizi Bayram’la anasının yayla evine çıkaracak.
Tipik bir Lukka kaya mezarı
Bu rotayı bir gün yürürseniz eğer yanınızda Bayram için bir şeyler götürün.
Bayram 8 yıl okula gitmiş fakat okuma-yazma öğrenememiş bir kardeşimiz. Size
kuyudan su çekip yardım edecektir.
Bizi o sıcakta serinleten Bayram
kardeşime çok teşekkürler.
Onu hediye ile sevindirin, olmadı harçlık verin. 2016 Kasım ayında Bayram
askere gidecek. Muhtemelen bir hafta sonra teskeresini verirler diye
düşünüyorum. Bayramın evi ve kuyusundan sonra vadiden ilerleyin. Bu vadi taşlık
bir patikadan ilerliyor. İleride geniş, eski bir tarlaya geleceksiniz. Kuyunun
hemen üzerinden ilerleyin. Açıklığın bittiği yerde büyük bir kaya babası
yaptık.
Fatoş, yaptığımız babayı yeterli
görmeyip bir yenisini daha yapıyor.
İşaretleri değil bu kaya babasının olduğu yerden gidin. Zira işaretlerle
yolun çakıştığı bir yer burası. İşaretleri takip etmeyin. Hedefiniz, yokuşa
dikildikten sonra hafiften sol çaprazınızda kalan büyük çam ağacının yanı
olacak. Yukarıdaki genişçe patikaya çıkana kadar yürüyün.
Bu patikadan kaba çam ağacına doğru yani solunuza dönerek devam edin. Hafif
bir yükselişten sonra aşağılara doğru patikadan devam edin. Bu inişin sonunda
bir yay çizerek solunuza döneceksiniz. Bu patika gördüğünüz toprak yola
çıkaracak sizi.
Bu patika ileride orman yolunu dikine
geçecek.
Bu toprak yoldan devam edin. Yukarıda daha geniş bir orman yolunu dikine
geçeceksiniz. Vadi tabanından ilerleyin. Kuyuyu geçerken sola tekrar orman
yoluna yöneleceksiniz.
Bu kuyudan sola... Toprak yolu dikine
geç, tepeye manzaraya çık.
Biraz dik bir bir tırmanış olacak. Yolu dikine geçip tepeye çıkacaksınız.
Tepede işaret sorunu var. Tepeden hafifçe sağa doğru yöneleceksiniz. Solunuzda
Demre, Beymelek manzarası; sağınızda dağ ilerleyin. Ormanın içinden
çıkınca patika belirginleşiyor. Şahane bir sedir ormanı içine giriyorsunuz.
Ağaçlar ulu. Her biri birer yaratığa benziyor. Gece geçmenizi tavsiye etmem bu
yüzden. Demre’yi gördüğünüz son noktadan 5 dakika sonra Yatıkardıç Yaylası’nın
ilk evini göreceksiniz. Bu yaylada genellikle kimseler olmuyor birkaç kişi
haricinde. 1435 rakımlı bir yayla burası.
2.GÜN: Yatıkardıç – Karlıöz – Papazkaya - Kırkmerdiven – Alakilise (12
km)
Lukka Yolu’nun en zor inişi bu parkurdadır.
SU: Alakilise’ye kadar ara ara su kuyuları var ama bu kuyuların yakınında
hiçbir yerleşim veya çoban olmadığından içine hayvan düşebilir ve çürüyüp suyu
zehirleyebilir. Bu nedenle bu parkur Alakilise’ye kadar susuzdur.
Yatıkardıç Yaylası'nda kahvaltı
Yatıkardıç Yaylası kampı
Karlıöz'den Yatıkardıç Yaylası'nı son
kez görürken
Yatıkardıç Yaylası’ndan çıkınca toprak yoldan ilerleyiniz. Son eve varmadan
yoldan çıkıp sağa patikaya gireceksiniz. Buradan Karlıöz’ün zirvelerine kadar
yükseleceksiniz. Bu parkurun en yüksek rotası buradan geçmektedir. 1800
rakımlara kadar yükseleceksiniz. Buradan Kumluca’yı ve Finike’nin birazını,
Beymelek Lagünü’nü ve Demre’yi göreceksiniz. Harika bir manzara. göreceksiniz.
Bu kentlere kuşbakışı bakmak çok güzeldi. Buradan dönüp Yatıkardıç Yaylası’na
bakın. 400 metre yükselmiş bulunmaktasınız yayladan. 1800'lerdesiniz. Sedir
ormanları arasındaki belirgin patikadan devam edin.
Sedirlerin arasından...
Tepeden küçük bir inişe geçeceksiniz. Alt yanınızda taş bir duvar olacak.
Patika ve işaretler belirgin. Yürüyün. Bir kuyudan geçeceksiniz. Demek ki
burası çok eski bir yol. Artık Kumluca ve Finike’yi bir daha görmeyeceksiniz.
Kumluca'yı, Taşlıkburnu'nu(Gelidonya)
son kez selamlarken...
Patikayı takip edin. Solunuzda sonsuz bir manzara. İleride bir kuyudan daha
geçeceksiniz. Bu kuyulardan geçerken kuyudan su çekip ağaçtan yalakları
doldurunuz ki yaban hayvanları birkaç hafta su sorunu çekmesin.
Sedirlerin rüzgarda çıkardığı seslerde
kaybolmak...
Biz hep öyle yaptık. İlerideki tepede yol işaretleri ikiye ayrılıyor, mavi
işaretleri sakın takip etmeyin. Önünüze dev kireçtaşı kayaları gelene kadar o
kayaların aşağısına inmeyin, güneye yönelmeyin.
Papazkayalar bölgenin en büyük
kayalıkları, rota bu kayaların güneydoğu yamacından, kayaların hemen dibinden
vadiye doğru iniyor.
Dağın güney yamacından devam edin. Solunuzdaki derin vadiye doğru küçük bir
iniş yapacaksınız ama karşınızda papaz kayaları olacak. Bu kuyudan yine irtifa
almadan veya kaybetmeden ilerleyeceksiniz. Ormanın arasındaki küçük
düzlüklerden, kamp yerlerinden geçeceksiniz. Sonra yol başında bir kuyu ve bir
mezar. Buradan geldiğiniz yönün istikametinde direk olarak karşıya, patikaya
geçeceksiniz. Araba yollarına girmeyecesiniz. Bu son yokuş. Buradan bir müddet
ilerledikten sonra güneye yönelip Papazkayalarının altından inişe geçeceksiniz.
Lukka Yolu’nun en zor parkuru burası. İşaretler var ama yol yok. Paldır küldür
vadi tabanına doğru inin. Bana kalırsa en kısa yoldan vadi tabanına inin ve
indikten sonra vadi tabanından irtifa kaybederek yürüyün.
Tarihle yan yana terkedilmiş bir çoban
barakası...
Bu vadi kocaman bir antik kent. Her yerde kalıntıları göreceksiniz. Bu vadi
Alakilise Vadisi. İşaretleri takip ederseniz çok uzatırsınız yolu. İşaretler de
zaten yoldan geçmiyor. Yol yok. Vadi içindeki harabeler çok etkileyici.
Özellikle Alakilise harabesi… Ormanlık alanların ortasındaki açıklıklar
alakilise’nin olduğu yerlerdir. Hedefiniz orası. Papazkayalarından dikine
aşağılara kadar ineceksiniz. Kuyunun yanında yol ikiye ayrılıyor. Siz vadinin
içine inenin yanından devam edeceksiniz. Aslında burası Belos ile Alakilise
arasındaki antik yoldur. Bu vadi hakkında yüzey araştırmalarından başka bir
inceleme veya kazı yapılmamıştır.
Karlıöz'de karşılaştığımız iki yürüyüşçü
ile çantalarının boyutlarını karşılaştırarak mutlu olan Ümit...
3.GÜN: Alakilise – Zeytin Gediği – Zeytin – Belören Köyü – Gavur Yolu –
Demre Çayı – Myra ( 19 km)
SU: Zeytin’i geçince toprak yolun kenarında kuyu suyu(Alakilise’den 3 km
sonra), ve Belören Köyü’nde (Zeytin’den 4 km sonra) su var.
Doğaya tarih karışınca ruhlar binlerce
yıl öncesini ziyaret eder...
Ruhları ziyarete...
Ruhların şenliği...
Alakilise vadisinin aşağılarına doğru ilerleyin.
Alakilise Vadisi aşağılarda kalırken...
Kilisenin olduğu yerden araba yoluna yönelin. İşaretli patika önünüze
gelecektir. İşaretleri takip ederek Zeytin Gediği’ne yönelin. Tepede toprak
yola çıkacaksınız. Buradan biraz toprak yoldan ilerledikten sonra yoldan sola,
kuyuya doğru döneceksiniz. Buradan dikine inmeye başlayacaksınız. Aşağıda
görülen düzlükler, eski tarlalar ve oturulmayan birkaç evin bulunduğu yerler
Zeytin
Roma kuyusu...
denilen yerdir. İşaretler belirgin. Dikkat edin yeter. Bu işaretler sizi
Zeytin’in alt ucundan yukarılara taşıyacak, Lukka kaya mezarlarının yanından
geçirerek tepeye çıkaracaktır. Burada yine toprak yol sizi beklemektedir. Bir
müddet toprak yol yürüdükten sonra bir dönemeçteki kuyuyu göreceksiniz.
Çobanlar bu suyu içiyor. Kuyuyu az geçince Belören’e dönmenizi gerektiren Lukka
Yolu tabelasını göreceksiniz. Bu tabela Belören’e kadar belirgin bir şekilde
giden patikayı size gösterecektir. Belören’e kadar tatlı bir eğimde yürümeye
devam edin. Caminin şadırvanında ve evlerde su var. Belören Köyü’nün çıkışında
Orman Dairesi’ne bağlı çok güzel bir dinlenme yeri var. Köylülerden yoğurt vs
yemek gibi bir niyetiniz yoksa burada mola verin. Köylüleri incitmeden bedelini
ödeyin ama.
Yorgun keçiyi aracında taşıyan
Belörenli...
Belören karşıdan göründü...
Belören’den çıkın. Orman dairesinin yanındaki çok eski taş evin yanındaki
toprak yoldan devam edin. Büyük meşe ağaçlarını geçince kaya mezarının yanından
toprak yoldan çıkın, sola, Demre istikametine dönün.
Vahap abinin baktığı yöne doğru mezarın
yanından dönün. İleride giden kişi birazdan geri dönecek.
Vadinin içinden, kaya mezarlarının yanından aşağılara inin.
Karşıda görünen patikaya devam edin.
Asfalt yolu dikine geçin. Buradan dikkatli inin zira çok kaygan bir çarşak.
Aşağı inince tekrar Gavur Yolu’ndan devam edeceksiniz.
Belörenlilerle...
Belören'den çıkışta bu evin yanından
devam edin.
Yol çok belirgin. Bu yol sizi evlerin olduğu asfalta kadar indirecek.
Asfalta iner inmez bir Lukka Yolu tabelası sizi karşılayacak. İşte buradan
sonra çile başlıyor. Kaya babalarına ve işaretlere dikkat edin. Her yer çorba
olmuş. Seralar kurulmuş, iş makinaları girmiş ve işaretleri yok etmiş.
Binlerce yıldır vadiyi seyreden bir
Lukka mezar anıtı
Gavur Yolu
Gavur Yolu
Tekrar Gavur Yolu’na girene kadar dikkat edin, işaretleri bulun yeter. Myra
4 km yazan tabela istikametine dönün ve seraların yanından aşağıya inin.
Dikenlerin arasında işaretleri bulacaksınız. Gavur Yolu’ndan inerken bir
gözetleme kulesine geleceksiniz. Bu tepede kuyu da var. Eski bir yol olduğunun
belirtisi. Manzaranın ve Demre Çayı’nın en güzel göründüğü yer denilebilir
buraya. Bir veya iki kişiyseniz bu tepeye çadır da kurulabilir. Buradan 1
km’lik inişle Demre Çayı’na ineceksiniz. Hava sıcaksa çayda
serinleyebilirsiniz. Çayın dibi biraz balçık. Çamur banyosu niyetine… Asfalta
çıktığınız yerden sola dönün ve Demre içine doğru yürüyün. 3 km kadar
yürüdükten sonra sola köprüden devam edin. Köprüyü geçince hiçbir yere dönmeyin
ve aynı istikamette ilerleyin. Solunuzda “Sura 11” tabelasını göreceksiniz. Bu
tabela sizi Demre Kalesi’ne çıkaracak.
4.GÜN: Sura 11 tabelasından devam edin. Az sonra tırmanış başlayacak. Zor gibi
görünse de 20 dakikada kaleye çıkacaksınız. Yola dikkat edin. Kayalara merdiven
şekli verilmiş. Antik bir yoldasınız. Kaleden Myra’yı, antik tiyatroyu, kaya
mezarlarını farklı bir açıdan görmenin ziyafetini yaşayacaksınız. Kalede biraz
manzara seyrinden sonra 1.5 km’lik işkenceli bir yola gireceksiniz. Adam boyu
dikenlerin arasından ve yolunuzu bulmaya çalışarak ilerleyin. Dikenlerin
arasında işaretleri görmek biraz zor. Dikkat ederseniz sıkıntı yok aslında. Bu
parkur Lukka Yolu’nda kafanıza bile dikenlerin battığı tek parkurdur. Şort veya
kapri giymişseniz parkur bitiminde bacaklarınızın yandığını ve artık
hissizleştiğini hissedeceksiniz. Normal durumlarda akupunktur dersiniz ama bu durum
başka. Toprak yola çıkınca sola dönün. Sümeli Köyü’nün içinden geçeceksiniz,
geçin. Dikkat ederseniz işaretleri göreceksiniz. Sümeli Köyü’nde ilerlerken
sakın sola dönmeyin. İşaretler sola devam ediyor. Siz sola dönmeyin. Çünkü bir
pansiyon sahibi bu haltı yemiş. Buraya girerseniz rotayı 10 km kısaltırsınız ve
muhteşem bir vadi inişini kaçırırsınız. Bu yol Gürses Köyü’ne çıkar. Biraz
asfalt yürüyüşü de var. Aslında Demre Kalesi ve Gürses’ten sonraki kanyon
haricinde bu parkurda kayda değer bir şey yok. Buralar hızlıca görülüp
geçilebilir. Gürses’ten ilerleyin. Solunuzda bir ehliyet kursunun direksiyon
eğitim merkezini görünce asfalttan çıkın ve sola dönün. İşaretlere dikkat
ederek yürüyün. Tatlı, şahane bir kanyona doğru ineceksiniz. Buranın bir antik
yol olduğu kesin. Yolun kenarlıkları ve duvar örmeleri hala ayakta. Aşağıda
asfalta çıkacaksınız yeniden. Lukka Yolu tabelasını asfaltın yanıbaşında
göreceksiniz. Sola dönüp 1 km ilerleyip Sura harabelerini, kaya mezarlarını
görebilirsiniz. Burası rota dışıdır. Bulunduğunuz yerden kısmen görünüyor.
Asfalttan sağa dönün ve 2 km kadar asfalttan yürüyün. Divlik Mahallesine
gelince tabelayı göreceksiniz. Diivlik Köyü’nün en aşağısındaki sera ve havuzun
tam ortasından geçin. Aşağınızda bulunan düzlüğe inince yönünüzü biraz sola
döndürerek boş araziyi boydan boya geçin. Bu düzlükte kaya babaları ve
işaretler var. Dikkat ederseniz kaçırmazsınız. İleride patikaya girdikten sonra
kolay. Yol belirgin. Yalnız dikkat etmeniz gereken bir şey var. 1.5-2 km kadar
yürüdükten sonra işaretlerin iki farklı yöne ilerlediğini göreceksiniz. Divlik
Köyü’nün üstündeki tabela, Kapaklı’yı işaret ediyor. Andriake’yi göstermiyor.
İşte bu işaretlerin ikiye ayrıldığı yere gelince biraz dikkat. Sağa devam
ederseniz Andriake’ye, sola devam ederseniz Kapaklı’ya gidersiniz. Burada
tabela veya herhangi bir yönlendirme yok. Bu yol ayrımından sonra Andriake’ye
doğru tam bir kelebek cennetinden geçeceksiniz. Tür tür kelebekler etrafınızda
dönüp duracak. 2.5 – 3 km yürüdükten sonra bu rotayı yürüme değecek başka bir
manzara daha karşılayacak sizi. Yukarılardan Andriake limanının manzarası…
Yürüyün. Aşağıda Kapaklı’dan, Çakıl Plajı’ndan gelen patika ile birleşecek
yolunuz. Sola devam edin. Çayağzı’na, Salih abinin köprüsüne ve barakasına
çıkacaksınız. Karşıda gemilerin olduğu yer Andriake. Bulunduğunuz yerin suyu
kükürtlü. İçebilir ve girebilirsiniz. Girmeden geçerseniz yazık olur. Andriake
Kamping’de konaklamanızı öneririz. Çok güzel bir kamping alanı.
0 Yorumlar